Çeviri Derneği’nin 25. Yaşına Doğru

Yazar: Sabri Gürses

Çeviri Derneği’yle ilk tanışmam İstanbul Üniversitesi’nde çeviribilim yüksek lisansı yapmaya başlayınca oldu. Çeviriyle fazlasıyla haşır neşirdim o sırada – dede tarafından ailemizde matbaacılık vardı, sosyolog annemle babam yayıncılık yapmış, bana da bu işin temellerini göstermişlerdi. Dev bir kütüphanemiz vardı, babam Fransız yayın dünyasını yakından takip eder, bana bolca ikinci el çizgi romanlar, çocuk dergileri getirirdi. Gaziantep ve Nişantaşı Anadolu Lisesi’nde okumuş, böylece İngilizce bilimkurgular, çizgi romanlar okumaya, İngiliz, Amerikan kütüphanelerinden kitaplar ödünç alıp dağarcığımı geliştirmeye başlamıştım. Hobbit’i öyle kendi kendime keşfettim İngiliz Kültür’ün Harbiye’deki kütüphanesinde; Gnole’u da İstiklal’deki kütüphanesinde, Sanat ve Kuram adıyla çevireceğim Art in Theory’yi de Raymond Williams’ları da yine İstiklal’deki kütüphanede keşfettim. Paul Auster’ın New York Üçlemesi’ni de kendi kendime Amerikan kütüphanesinde keşfettim, John Barth’ı da… Bunlar orta halli, yoksul, entelektüel ailesi yurtdışına seyahat etmeyen, para biriktirilip yurtdışına okumaya gönderilemeyecek olan bir gencin dünya kültürüne açılan kapılarıydı. Sonra, iki binlere doğru hem terör eylemleri nedeniyle hem de internetin ortaya çıkmasıyla bu kütüphaneler eski işlevini kaybetti; önce CD’ler geldi kütüphanelere, sonra kapatıldılar. Artık bu kitaplara, dünya kültürüne erişmenin temel bir aracı internet kütüphaneleriydi (sahiden öyle mi oldu, tartışılır). Ben de 1995’ten sonra Rusça dünyasına yöneldim ama Türkiye’de –herhalde bizim evden başka– herhangi bir Rus kütüphanesi olmamıştı, o yüzden internet benim için öncelikle bir Rus kütüphanesi oldu.

İşte ben bu kütüphanelerde gezinirken hatta 1990’larda çevirinin geleceğini de ele alan ilk bilimkurgu romanlarımı yazarken yokmuş Çeviri Derneği; sonra, bu kütüphaneler kapanırken 1999 yılında gelmiş. Ben bu kütüphanelerde gezinirken çeviribilimciler çeşitli üniversitelerde Mütercim Tercümanlık bölümlerini kuruyor, ilk çeviri araştırmacılarını yetiştiriyorlarmış. Sonra çevirmenlerin, çeviribilimcilerin ve çeviri işletmecilerinin bir araya gelip dernekleşme kararı almasıyla 1999 yılının 17 Kasım günü Türkiye’nin ilk Çeviri Derneği kurulmuş.

17 Kasım 1999 günü kurulan derneğin ilk başkanı Hasan Anamur, başkan yardımcılarıysa Osman Kaya ve Beki Haleva oldu. Genel sekreterliğini Nazlı Korkut’un, saymanlığı ise Sinem Kanlıçay’ın üstlendiği kurucu yönetim kurulunun diğer üyeleri de Işın (Bengi) Öner ve İlknur Birkandan’dı. On yıla yakın bir zaman derneğin başkanlığını yapan Hasan Anamur 1993 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Fransızca Mütercim-Tercümanlık Bölümü’nü kurmuştu, Beki Haleva da onun çalışma arkadaşlarından biriydi. Osman Kaya da onlar gibi Fransızca çevirmenliğinden geliyordu; kendisi 1976 yılında ülkemizin ilk çeviri şirketlerinden biri olan Universal Dil Hizmetleri ve Yayıncılık A.Ş.’yi kuran kişi. Işın Öner ise Boğaziçi Üniversitesi’ndeki İngilizce Mütercim-Tercümanlık Bölümü’nün kurucularındandı. Derneğin ilk yönetim kurulu ve üyelerinde, üniversitelerin çeviri bölümleriyle çeviri işletmelerinin sağlıklı bir çeviri piyasası kurmak üzere inşa etmek istediği ortaklık somutlaşmıştı böylece.

Hasan Anamur edebiyat ve tiyatro çevirmeni kimliğiyle derneğin gelişim sürecine damgasını vurmuş sayılabilir. İlerleyen yıllarda düzenlenen ulusal ve uluslararası etkinliklerde, çeviri ödüllerinde edebiyat ve sanat temel bir yere sahip oldu. Aslında derneğin kurucu üyeleri hem üniversite etkinliklerinde hem de çeviri konulu ilk bağımsız yayınlarda, BFS Çeviri, Metis Çeviri gibi dergilerde bir araya geliyorlardı. Bunlar arasında ileride derneğin kurumsallaşmasında önemli bir rol alacak ve başkanlığını üstlenecek olan Turgay Kurultay’la birlikte Suat Karantay, Saliha Paker ve Işın Öner de yer alıyordu. Benim ilk çeviri şiirim Metis Çeviri’nin bilimkurgu sayısında yayınlanmıştı; derneğin birçok kurucu üyesinin ürünleri böyle yayınlarda buluşmuştu.

Fakat derneğin en önemli çalışmalarından biri, bir bakıma derneğe ayırt edici karakterini veren Afette Rehber Çevirmenlik grubunu kurmak oldu. Derneğin kuruluş tarihini hatırlarsak, 17 Kasım 1999 günü kurulmasının ardında, 17 Ağustos 1999 günü yaşanan büyük depremin de bir izini bulabiliriz. Bu deprem Türkiye’nin uluslararası yardım almak ve sahada çok dilli yardım çalışmalarını yürütmek zorunda kaldığı en büyük felaketlerden biriydi. Turgay Kurultay’ın ısrarlı öncülüğüyle, dernek en başından beri çevirmenlerin bu tür kriz durumlarında sahada çalışma yürütebilmesini sağlayabilmek üzere eğitim çalışmalarını başlattı. Kurulan ekip yıldan yıla genişleyerek çalışmalarını düzenli olarak yürüttü. Bu çalışmaların yararlılığını yaşadığımız son büyük deprem felaketinde, Kahramanmaraş’tan Hatay’a dek geniş bir bölgeyi sarsan ve trajik bir şekilde, yine büyük ölçüde tam da Gölcük felaketinde olduğu gibi kötü inşa edilmiş binalar yüzünden Gölcük depreminde kaybettiğimiz 18 bin kişiden neredeyse on kat daha fazla insanı kaybetmemize neden olan felakette, ARÇ grubu sahada çevirmenlerin koordinasyonu için çalışmalar yürüttü.

Ne yazık ki derneğin ilk yıllarının tam bir arşivi yok ve neyse ki saklanabilen birçok şey, entelektüel ve kişisel enerjisinin büyük kısmını Çeviri Derneği’nin çalışmalarına vakfetmiş olan Sakine Eruz’un çalışmalarında yer almış durumda. Derneğin en faal üyelerinden ve başkanlarından biri olan Sakine Eruz, Çeviriden Çeviribilime adlı kitabında sadece çeviri çalışmalarının bilimselleşmesinin değil, aynı zamanda derneğin de tarihini, etkinlik belgeleriyle birlikte sakladı. İstanbul Üniversitesi’ndeki derslerinde derneğin tanıtılmasına ve çalışmalarına yeni üyeler bulmaya önemli bir yer ayırdı.

Dolayısıyla İstanbul Üniversitesi’nde çeviribilim yüksek lisansı yapmaya girdiğim zaman üniversitenin dil ve çeviri bölümlerini bu derneğin dinç, taze çalışmaları içinde bulmuştum. Tam da o dönemde, bu çalışmalarla koşut bir şekilde, 2003 yılında internet üzerinde Tuncay Birkan’ın öncülük ettiği bir mektup grubu başlatılmıştı; yüksek lisans dersinde Veysel Atayman buna katılmamı sağladı: Böylece Türkiye’nin dört bir yanından çevirmenler olarak buluştuğumuz bu Kitap Çevirmenleri Grubu’nda yaptığımız mektuplaşma ve toplantıların ardından, yaklaşık 100 kişilik bir toplulukla 1 Mayıs 2006 günü Kitap Çevirmenleri Birliği’ni kurduk. Bu çalışmanın da ilk görünme noktalarından biri, Çeviri Derneği’nin 8-9 Aralık 2005 tarihlerinde düzenlediği Çevirmenler Forumu’ydu. “Meslekleşme, Uzmanlaşma ve Örgütlenme Sorunları” başlıklı bu toplantıda Mesleki Örgütlenme Girişimleri başlıklı oturuma katılan BESAM, EDİSAM, Çeviri Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Birleşik Konferans Tercümanları Derneği’nin yanında Kitap Çevirmenleri Girişimi (sözcümüz Feryal Halatçı oldu) ve yine bu girişimde yer alan Dublaj ve Altyazı Çevirmenleri Girişimi de (sözcüsü Hakan Paşalı oldu) yer aldı. Daha sonraki süreçte Çevirmenler Birliği adını alan bu birlik günümüzde altyazı ve başka alanlardan çevirmenleri de kapsayacak bir yapı olarak çalışıyor.

Bir bakıma Çeviri İşletmeleri Derneği de Çeviri Derneği’nin ürünü sayılabilir çünkü 2007 yılındaki kurucuları arasında Osman Kaya yer aldı ve derneğin ilk başkanı oldu. Ardından onun yerini 2010 yılında yine Çeviri Derneği kurucularından Işın Öner aldı. ÇİD’in yönetiminde yer alan Dilek Yazıcı da, 2015’te başkanlığını üstlenen Rafet Saltık da en başından Çeviri Derneği’nin içinde üyesi ve çalışma ortağı olarak yer almıştır. Aynı süreç, 1969’da kurulan, 2010 yılında adına resmi olarak Türkiye’yi de ekleyen Türkiye Konferans Tercümanları Derneği için de geçerlidir; bu derneğin birçok üyesi Çeviri Derneği’nin kuruluşunda yer almış ve üye olsa da olmasa da Çeviri Derneği’nin çalışmalarına katkıda bulunmuştur.

Çeviri Derneği’nin diğer dernekler için özel bir merkez olma rolü, önce 2000’li yıllarda Avrupa Birliği müktesebat çevirileri ve çeviri ilişkileri sürecinde, sonra 2010’lu yıllarda ortaya çıkan Mesleki Yeterlilik Kurumu için diğer derneklerle birlikte çeşitli alanlardaki “Çevirmenlik” için standart mesleki yeterlilik tanımlarını yapma çalışmasında da ortaya çıktı. Dernek 2013 yılında yayınlanan Çevirmenlik Ulusal Meslek Standardı (12UMS0274-6) belgesinde öncü bir rol oynadı. Bu çalışmalara dernekten birçok ismin yanı sıra, bir sonraki yıl vakitsizce aramızdan ayrılan Elif Ertan’ın da önemli katkılarının olduğunu belirtmek gerekir.

Derneğin vakitsiz kayıplarından bir diğeri de kuruluş sürecinde yönetimde de rol alan, daha sonra bir özel üniversitede açılan ilk çeviribilim bölümünün kurucusu olan Elif Daldeniz Baysan’dı. Aynı yıl çeviribilimci Ebru Güntekin Ilıcalı’yı da talihsiz bir tren kazasında kaybettik. Her ikisi de Afette Rehber Çevirmenlik (ARÇ) Grubu’nun etkin üyelerindendi.

Yayıncılık alanında çalışıyor olmak, piyasa ve içindeki aktörler hakkında, çalışma koşulları hakkında bilgi sahibi olmak üniversitedeki çalışmalarımda bana yararlı olmuştu. Çeviri alanına yönelik ilgimi ilk edebi çalışmalarımdan beri ifade ediyordum; çevirinin kültürümüzde önemli olmanın dışında aşırı hacimli bir yer tuttuğunu, hayatın her anını şekillendirici olduğunu düşünüyordum. O yüzden kitap çevirmenleri arasında çeviribilime karşı bir tepki olduğunu, birçok çevirmenin çevirinin, çevirilerinin “bilimsel” olarak incelenemeyeceğine inandığını, alaylı çevirmenlikle dil uzmanı çevirmenlik arasında bir gerilim doğduğunu görünce “çeviriyle hayat” ve “hayatla çeviribilim” ilişkisi hakkında popüler bir yayın yapmanın gerekli olduğuna inandım. O dönemde ortaya çıkan internet blog ve dergi sistemleri iyi bir fırsattı. Böylece “Çeviribilim” adlı dergi doğdu. Çeviribilim alanında çalışanları ve çeviri yapanları bir araya getirmeye, haberleri duyurmaya, çeviri konulu günlük haberleri kayda geçirmeye yönelik, 2005 tarihli bu girişimin Çeviri Derneği’nin de belli ölçüde sözcüsü olduğunu söyleyebilirim. Sakine Eruz başta olmak üzere birçok dernek üyesi dergiye destek verdi. Bu girişim 2010 yılında matbu dergi haline geldiği zaman da yine dernek üyeleri içinde yer aldı. Arada geçen süreçte, çeviriyle ilgili birçok konuda, Tercümana Zeval Olmaz, Çeviri Sansürüne Hayır kampanyası ve toplantılarından çeviride intihal-intihal çeviriler konulu ilgili çalışmalara, Yayıncılık Kurultaylarına dek çeşitli çalışmalarda Çeviribilim dergisi, Kitap Çevirmenleri Birliği ile Çeviri Derneği arasındaki köprü gibi oldu. Sanırım bu da 2011 yılında dergi vesilesiyle bana ilk Genç Soluk Ödülü’nün verilmesini sağlayan etkenlerden biriydi. Daha sonra Ümit Özaydın’ın girişimiyle ortaya çıkan Dragosfer ve Senem Kobya’nın girişimiyle ortaya çıkan ÇeviriBlog dergileri de bu alanı genç çevirmenlerle zenginleştirdiler.

TÜÇEB, yani Türkiye Çeviri Öğrencileri Birliği de Çeviri Derneği’nin üniversitelerdeki çalışmalarının bir ürünü sayılabilir. Dernek gençleri toplantılarına ve derneğe katmaya çalıştığı gibi, onların bu şekilde örgütlenmelerini de yüreklendirdi. TÜÇEB kurucusu ve üyesi olan Gökhan Fırat ve Gökhan Doğru gibi birçok çeviri öğrencisi daha sonra çeviri sektöründe ve yerli ve yabancı üniversitelerde çeviri eğitimini sürdürdüler, çevirmen haklarını ve görünürlüğünü savunmaya devam ettiler.

Çeviri Derneği kuruluşunda bir Onur Ödülü tesis etmişti. İlk olarak 2001’de Tahsin Yücel’in aldığı bu ödül bugüne dek her yıl alanda uzun süre emek vermiş çevirmenlere verildi. Daha sonra buna 2011 yılında, o sırada yönetimde olan Başak Ergil’in önerisiyle Genç Soluk Ödülü eklendi. 2018 yılında da Mesleki Başarı Ödülü, çeviri alanındaki uzmanlaşma çeşitliliğini mesleki yeterlilik tanımlarına koşut bir şekilde göstermek üzere tesis edildi ve konferans çevirmeni, toplum çevirmeni, yerelleştirme çevirmeni, işaret dili çevirmeni, irtibat çevirmeni gibi çeşitli alanda çalışan çevirmenlere verildi. Bu ödülleri oyun çevirmenliği, dijital platform çevirmenlikleri gibi çeşitli alanlarla zenginleştirmeyi umut ediyoruz.

Çeviri Derneği’nin çalışmalarında en başından beri Uluslararası Çevirmenler Federasyonu (FIT) ile ilişkiler de temel bir rol oynadı. FIT’in bir üyesi olan dernek onunla örtüşen çalışma ilkeleri benimsedi. Hatta sadece onun yurtdışındaki toplantılarına katılmakta kalmadı, çeşitli tarihlerde İstanbul’da onunla ortak toplantılar düzenledi. 2009 yılında FIT’in konsey toplantısı İstanbul’da, FIT ile iş birliği içinde 21-23 Ekim tarihlerinde, İstanbul Üniversitesi Çeviribilim Bölümü’nün ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Uluslararası Diyaloğun Odağında Bütün Yönleriyle Çeviri” başlıklı kolokyumda yapıldı. Son zamanlarda FIT Avrupa’nın çalışmalarına katkıda bulunan Çeviri Derneği, FIT Avrupa’nın Ekim 2023’te Atina’da yapılan yıllık toplantısına da fiilen, genel sekreter Mehmet Şahin ve üye Ensa Filazi’nin temsilciliğinde katılmıştır.

Çeviri Derneği yakında 25. yılını kutlayacak. Bu yüzden 2023-2025 dönemi yönetimi olarak özel bir gurur duyuyoruz; çeviri alanına büyük katkılar yapmış olan, her biri ayrı ayrı çeviri dünyamızı zenginleştiren üyelere sahip bir derneği 25. yılına taşımak sevinç verici bir sorumluluk. Bu dönemin yönetim kurulu üyeleri beni başkanlığa seçerken, derneğe ilk kez bir çevirmen, bir edebi çevirmen başkan seçilmesinin dernek için anlamlı bir dönüşüm olduğunu söylemişti. Gerçekten de çalışma hayatımda bağımsız olmayı yeğlediğim gibi, üniversite çalışmalarımı da bir kadro almak üzere yapmadım, kitap çevirmenliğini bu bağımsızlığın bir yolu olarak kullanmaya çalıştım. Ama bu bağımsız kitap çevirmeni olarak yaşamanın getirdiği ekonomik güçlükleri, meslekleşmenin ve çevirmen olarak sigortalanma, çevirmen olarak emekli olma hakkının önemini her fırsatta dile getirmeye çalıştım. Çeviri Derneği’nin temel amaçlarından biri çeviri ve dil eğitimiyle piyasa arasında bu sorunları çözecek bir denge noktası bulmaya çalışmak gibi görünüyor bana; her koşulda çevirmeni somut koşullarında ele alan, çağımızın hızla değişen sosyal koşullarında, hızla gelişen bir teknoloji dünyasında insan çevirmenin temel yaşam haklarını, insanca çevirmenin koşullarını (alandaki diğer kardeş örgütlerle birlikte) arayan bir dernek olmak şart. 2023-2025 yönetiminde, birlikte derneğin önümüzdeki cesur yeni dünyada hatırlanacak yeni izler bırakmasını sağlayacağımıza inanıyorum.

Artık en başta bahsetmeye çalıştığım yeni binyıl başı ortamından çok uzaktayız, çok daha karmaşık, sorunlu ve teknoloji egemenliğinde bir çağda, yeni çeviri biçimlerinin, yeni çeviri ve örgütlenme olasılıklarının ve hatta çevirmeni yeni biçimlere sokacak yeniliklerin ortasındayız. Çeviri ve dil öğrencileri, çevirmenlik adayları şehir kütüphanelerinden değil, çok karmaşık sanal ortamlarda çok farklı kütüphanelerden besleniyorlar. Çeviri yapmanın ve yayınlamanın araçları kökten değişmiş durumda; ne çeviri şirketleri, tercüme büroları ne de çeviri yayıncıları eski alışkanlıklarla hareket edebiliyor, makinelerle insanlar arasındaki ilişki yardımlaşmadan çıkıp sürekli rekabetin de ötesine geçmiş durumda, insanları aşırı makineleştiren bir çalışma ortamında buluyor kendilerini genç çevirmenler. Bu ortamda başlıca umudumuz bu yirmi dört yılda çevirmenler için değerli örgütler çıkarabilmiş olmamız.

Çeviri Derneği’nin 24. doğum günü çeviri alanında emek veren herkes için, özellikle de çeviri ve kültür alanında dernekten şimdilik habersiz ya da uzak yaşasa bile yolu bir şekilde kesişecek olan genç çevirmenler için kutlu olsun. Derneği sürdüren ve çalışmalarımızı zenginleştiren herkese teşekkür ediyoruz.

Sabri Gürses

Çeviri Derneği Başkanı