Çeviride Tasdikin Temelleri ve Yeminli Tercüme Üzerine İnceleme

Yazar: Kemal Istıl

Çevirinin doğruluğu ve çevirmenin yetkinliği kadar önemli, ama bir o kadar da arka planda kalan farklı bir ihtiyaç var: Çevirinin tasdiklenmesi, gerçekliğinin ve sahipliğinin kanıtlanması süreçleri. Çeviri, doğası gereği, neredeyse, var olan her alanla bağı olan bir faaliyet alanıdır. Aklınıza gelebilecek birçok farklı konuyla çeviriyi kesiştirebilmek mümkün. Çeviri ve çevirmen üzerine sayısız araştırma, yazı, görüş, standart ve akademik çalışma mevcut. Diğer yandan özgün bir eserin, bir çalışmanın, bir metnin veya bir belgenin kaynağı tek olabilir, ancak çeviriye konu olan belli bir kaynak metnin çok sayıda farklı çevirisi ve çevirmeni olması mümkündür. Bu nedenle çevirinin de özgün metin gibi sahipliğinin belirtilmesi ve kanıtlanması, diğer deyişle tasdiklenmesi ihtiyacını beraberinde getirir. Özellikle kitap çevirileri telif korumasından rahatlıkla yaralanabildiği için çeviri üzerinde çevirmen adının bulunması bu tür bir işlev taşır. Aynı biçimlerde olmasa da benzer işlevi çevirinin birçok farklı alanına yaymak mümkün, bu yüzden tasdik, çeviri özelinde, en temel anlamda sahiplenme ve sahipliğin kanıtlanması amacıyla yapılır. Çevirmen gözüyle baktığımızda bu işlem eserimizi ve emeğimizi korumaya da hizmet eder.

Bu konuya bir de müşteri gözünden bakmamız gerekir. Mesleğimizi ne kadar işimize verdiğimiz değerle yürütsek ve bu süreçte entelektüel bir tatmin duygusu taşıyor olsak da faaliyetimizin maddi yönüyle hayatımızı sürdürdüğümüzü göz ardı edemeyiz. Şu veya bu metni çeviriyor olmak, herhangi bir çeviriyi sahiplenmek, kendi başına bakıldığında çevirmenlik mesleğini tam anlamıyla icra ettiğimiz, bir meslek erbabı olduğumuz anlamına gelmiyor. Orada yaptığımız sadece o kaynak metnin “çeviren”i olmak. Oysa bir meslek erbabından beklenenler vardır ve metni kimin çevirdiğinin bilinmesi başlıklardan sadece bir tanesidir.

Çeviriyi bir ticari kazanç için (bkz. TS EN ISO 17100, Madde 2.1.5) ürün olarak sunuyorsak teslimden sonra müşterinin amacına ve ihtiyacına uygun olarak bir süreci tamamlamasını ve çeviriden maddi veya manevi fayda sağlamasını hedeflediği de açıktır. Müşteriyle ilişkinin doğru temelde kurulabilmesi için çeviri ve çevirmenden beklentilerini üç ana başlıkta toplayabiliriz: Güvenilirlik, tanınırlık ve sorumluluk. Ürün olarak çeviri tesliminde çevirinin değeri ve talep edenlerce kabul edilebilirliği de bu başlıklara bağlıdır.

Öncelikle tanınırlık olarak (işe uygunluk bakımından kabul görme anlamında) müşteri sizin kim olduğunuzu, iş ağınızı ve ulaşılabilirliğinizi sorgular. Burada amaç çeviri teslimiyle ilgili kendisinin ve çeviriyi son teslim alanın bütün şüphelerini gidermek amacıyla ulaşacağı ve doğrulamayı yapacak kişisel bir kimlik veya referans yapı arayışıdır. Bunu bağımsız olarak kanıtlamanın en yaygın yolu (şu anda mevzuatla yetkilendirilmiş bir yönetim ve denetleme yapımız olmadığı için) vergi mükellefi olmak ve/veya kurumsal bir yapı oluşturmaktır. “Çeviren” olarak yer aldığınız çevirilerde bu başlıkları sizin için tamamlayan görünür veya görünmez mutlaka bir aracı yapı bulunur. Örnek olarak noterle bağlantılı veya adli yeminli tercümansanız burada kendi tanınırlığınızı değil, yemin ettiğiniz kurumun veya kuruluşun tanınırlığını kullanıyorsunuz demektir. Etki sınırlarınız da bu kurum veya kuruluşların yetki alanıyla sınırlıdır, dolayısıyla da bağımsız olarak genel yetkinliğinizi kanıtlamaz. Ya da kitap çevirmeniyseniz tanınırlık sürecini yayınevi yürütür, siz tümüyle bağımsız değil, o yayınevinin benimsediği değerlere sahip bir çevirmen olarak tanınırsınız. Çevirinin kalitesi kadar yayınevinin diğer çalışmalarının ve kalite sürecinin de sizin çeviri eserinizin/ürününüzün tercih edilebilirliğinde rolü vardır.

Özel sektöre bakacak olursak kurumsal şirketlerin kendi kaşelerini ve imza süreçlerini kullandığı örnekler vardır ancak çeviride hukuken geçerli olabileceğini gösteren bir örnek olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 25.02.2020 tarih ve 2022/1607 sayılı kararını gösterebiliriz. Söz konusu davada davacı tarafça mahkemeye sunulan çeviri belgede tercümanın şahsi imzasının bulunmaması sebebiyle itiraz edilerek çevirinin kabul edilmemesi talep edilmiştir. Ancak mahkeme “Davalı vekili tarafından, ‘Çeviri belgelerinde tercümanın şahsi imzasının olmadığı, sadece tercüme bürosunun kaşesini haiz bu patent dokümanlarının çevrilerinin tekniğe uygun olup olmadığının bilirkişiler tarafından ortaya konmadığı’ ileri sürülmüş ise de; dosyada mevcut çeviri evraklarının noter yeminli tercüme bürosu (—) tarafından belgelerin her sayfası kaşelenmek ve imzalanmak suretiyle tasdik edildiği ve bu haliyle usule uygun oldukları anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir.” şeklinde karar vererek ürün olarak çeviri sahipliğinin bir gerçek kişiden ziyade bir tüzel kişide olabileceği yönünde karar vermiştir. Öte yandan bu karar özel sektör kaynaklı tasdik yöntemlerinin de resmi olarak tanınabileceği üzerine bir içtihat örneği de oluşturmuştur.

Çevirmenin tanınırlığı ve kabul edilen çeviri tasdiki türü konusunu incelemek amacıyla Adalet Bakanlığı UYAP Mevzuat Programı’nda “tercüme, mütercim, tercüman ve çevirmen” terimlerini ayrı ayrı bütün anayasal mevzuatta aratarak bir analiz çıkardım (son araştırma 26.09.2023). “Çeviri” terimini arattığımda finans alanında da kullanıldığı için sağlıklı veriye ulaşamadım. Programı UYAP üzerinden indirerek kendi detaylı araştırmanızı yapabilirsiniz.[*]

  Mütercim Tercüman Çevirmen Tercüme
Kanun 23 18 4 36
Yönetmelik 114 109 7 185
KHK 15 7 0 3
Mülga 131 98 3 117
Tebliğ 0 1 1 21
Tüzük 0 1 0 10
U.A. Sözleşmeler 0 1 1 2
Genelge 0 4 1 8

 

Mevzuat içeriğini genel olarak incelediğimde ise çeviride tanınırlık anlamında tek başına yetkilendirilmiş, bütün devlet kurumlarına zorunlu koşulmuş bir kurum veya kuruluş bulunmadığını söyleyebilirim. Devlet kurumlarında çeviri tasdikinin tanınırlığında süreç, var olan tasdik yöntemleri arasında kuruma uygun alternatifin seçilmesi ve kurum mevzuatına eklenmesi şeklinde ilerlemektedir. Örnek olarak tercüme terimi geçen 185 yönetmelik içinde bir inceleme yaparsak çeviride en popüler tasdik yöntemi olan “noter onaylı tercüme” terimini arattığımda 57 yönetmelik, “noter yeminli tercüme” terimini arattığımda 37 yönetmelik çıkmakta. Bu da bazı kurumların çeviride noter onayına ihtiyaç duymadan da tasdiklenmiş çeviriyi kabul edebileceği anlamına gelmektedir. Buna örnek olarak da 07.10.2009 tarih 27369 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği’nin 28. maddesinin 3. fıkrasının e bendinde “Eşyanın Türk Gümrük Tarife Cetvelindeki yerinin doğru şekilde saptanmasında gümrük idaresine yardımcı olacak numunesi, fotoğrafı, planı, krokisi ya da mevcut diğer belgeleri (yabancı dilde basılmış olanlarının yeminli tercüme bürolarınca onaylı tercümeleri)şeklindeki açıklamayı gösterebiliriz.

Çevirmenin tanınırlığının işleme ve kuruma göre değişkenlik gösterebileceğine bir örnek olarak da Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı’nın 03.09.2013 tarihli 23294678-010.07/66-7059 sayılı yazısının 8. maddesinde “Tapu Sicili Tüzüğünün 24. maddesi 4. fıkrası, salt tapu müdürlüklerinde yapılacak işlemler için uygulanacağından, noterlerin yeminli tercüman ve bilirkişi kullanarak yaptıkları işlemlerde (tercüme vs.) görev alan tercüman ve bilirkişiler için ayrıca mahkemelerde yemin edildiğini gösterir tutanak istenmeden talebin karşılanması, tapu işlemlerinde yeminli tercüman bulundurulması durumunda ise; Bölge Adli Yargı Adalet Komisyonları yeminli tercüman/bilirkişi listelerinde ismi bulunan kişilerin il adliyesinin resmi internet adresinden kontrol edilmesi veya ilgilinin durumu gösterir belge sunması veya ilgili komisyon ile yazışma yapılarak durumun teyit edilmesi hallerinde işlemin gerçekleştirilmesi” şeklindeki açıklamasıyla bazı tapu işlemlerinde yer alacak tercümanların noter yemini yerine adli yeminli olanlardan seçilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu şekilde farklı uygulamalar da Türkiye’de çeviri piyasasının bugününü ele alırken tekillikten ve tek bir uygulama üzerinden ilerlenmesinin mümkün olmadığı, genel bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini göstermektedir.

İkinci başlık ise sorumluluk sınırlarıdır. Ticari bir anlaşmada sözlü veya yazılı sözleşmelerde taraflar karşılıklı olarak alacağı hizmeti ve karşılığında kazancını belirler satıcı/hizmet veren de teslim ettiği ürün veya hizmetin ayıplı olmamasından sorumlu olur. Buna en yaygın örnek çeviriyi imzalarken eklediğimiz onay şerhinde “işbu çeviri tarafımdan kaynak dilden hedef dile aslına uygun olarak yapılmıştır.” açıklamasını gösterebiliriz. Yine mevzuatla yetkilendirilmiş bir denetleme yapımız bulunmadığı için maalesef hizmetin kontrolü ve kalitesinin tespiti mümkün olmadığından güven esasına dayalı olarak beyan usulüyle ilerlemektedir. Ayrıca yukarıda bahsettiğim İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 25.02.2020 tarih ve 2022/1607 sayılı kararını aynı zamanda tercüme bürosunun kurumsal olarak çevirinin birincil sorumluluğunu üstlenebileceğini de göstermektedir. Çünkü burada amaç çevirinin telifi ve sahipliğinden ziyade teknik olarak çeviri hizmet sağlayıcının, kısaca ÇHS’nin (bkz. TS EN ISO 17100, Madde 2.4.2) müşterisine vaat ettiği ticari çeviri ürünün ayıplı olmasından doğacak zararın hızlı tazminidir. Çeviri ürünü belli bir standarda, teknik şartnamelere ve iş akışına göre bir üretim bandı mantığıyla ortaya çıkmıştır ve ürün hatası çeviri metnin oluşturulması dışındaki başka koşullardan da kaynaklanabilmektedir. Örnek olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi’nin 2021/64 sayılı istinaf kararında birden fazla dile çevirisi yapılan bir kataloğun baskısından sonra bazı dillerdeki çevirilerinde hatalar olduğuna dair şikayetlere istinaden açılan “Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)” konulu davada mahkeme, çeviri şirketinin sadece çeviriden değil, çevirinin düzeltilmesi sürecinde müşterinin grafik tasarım sürecinde oluşan zararına kadar bütün masrafların ödenmesine karar vermiştir. (Detayları UYAP Emsal Dava Karar Sistemi’nden aratarak inceleyebilirsiniz) Sonuçta müşteri bakış açısından artık ilgili çeviri, ayıplı ürün veya hizmettir. Burada olduğu gibi, çevirinin telife konu eser statüsü taşımadığı, ticari ürün olarak değerlendirildiği durumlarda sahipliğin kimde olduğundan ziyade teslim edilen ürünün kalitesine odaklanılmaktadır. Herhangi bir sorunda bütün sorumluluk ÇHS’ye aittir, ÇHS de müşterisine karşı tazmini gereken koşullarda ödedikten sonra organizasyon yapısına göre zararını ya kendisi üstlenecek ya da kısmen veya tamamen sorumlusuna yansıtacaktır.

Üçüncü ve en önemli başlığımız ise güvenilirliktir. Müşteri bazı durumlarda, özellikle de arada kurumsal bağlantılar varsa teslim ettiğiniz çeviri ürününün son alıcısı değildir. Çeviribilimci J. H. Mänttäri “eylem kuramı”nda özellikle üzerinde durduğu çeviride işleyişin farklı durumlarda ne kadar farklı ilişkileri barındırabileceği konusunu ayrıntılarıyla açıklamaktadır (bkz. Odacıoğlu ve Köksal). Bu bağlamda dikkat çekebileceğimiz bir nokta da çevirinin son alıcısına teslim edilene kadar çıkar amacıyla yanıltıcı bilgiyle hazırlanması veya teslim sonrası değiştirilme riskini barındırmasıdır. Kaynak metin üreticisi ile erek metin alıcısı arasındaki akışta yer alan herkes çeviride değişiklik yapıp “evrakta sahtecilik” suçunu işleme potansiyeline sahiptir; çevirmenin de bu suçu işlemeyeceğinin bir garantisi olmadığından özellikle hukuki sonuçları olabilecek çevirilerde ayrıca caydırıcı derecede bir güvenlik beklentisi bulunmaktadır. Bu sebeple ülkemizde çevirmenin kendi imzaladığı herhangi bir çevirinin kabul görmemesi imzasının veya yetkinliğinin kabul edilmemesinden değil, çeviri belgenin hazırlanma sürecine göre evrakta sahtecilik riski bulunmasındandır diyebiliriz. Güvenilir, inkar edilemez ve yargı sürecinde güçlü delil olarak kabul edilebilecek şekilde bir tasdik ihtiyacı da buradan çıkmaktadır. Çeviride en bilinen tasdik yöntemi olan “noter yeminli/onaylı tercüme”nin de ana işlevi ve çeviri özelinde sunduğu en önemli katma değeri evrakta sahteciliği önlemektir. Noterlik kendi alanında ne kadar yetkinlik gerektiren önemli bir meslek olsa da çeviri özelinde yetkinlik çevirmendedir, noter burada süreci takip ederek imzayı doğrulama ve belge güvenliği görevini üstlenir, çevirinin sorumluluğu yine çevirmendedir. Buna dayanak olarak da 11.07.2015 tarih ve 29413 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Noterlik İşlemlerinin Elektronik Ortamda Yapılması Hakkında Yönetmelik’in “Güvenli elektronik imza ile noter huzurunda olmadan yapılabilecek işlemler” konulu 6. Maddesinin a bendinde “Çevirme işlemleri”ni gösterebiliriz. Yani resmi olarak da çevirmenin çeviri tasdiki ve imza süreci için noter huzurunda olmaya gerek olmadan e-imza ile de işlem yapması mümkün olmaktadır. Bu da aslında çeviri özelinde noterin konumu açısından en güzel örneklerden biridir.

Noterliklerde e-imza ile hazırlanmış bir tasdik örneğini aşağıda görebilirsiniz.

Kullanım amacına göre, tasdiklenen çeviri yasal bir evrak niteliği taşımakta ve ilgili kurumlar ve/veya kuruluşlar da bahsi geçen çeviri metne dayanarak işlem yapabilmektedir. İlgili işlemde herhangi bir hukuki anlaşmazlık olması durumunda bunun hem kurum güvenilirliğine etkisi olmakta hem de yargı sistemine yük oluşturmaktadır. Buna örnek olarak da İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan 23.02.2022 tarihli 2022/135 karar numaralı dava metninde Türkçe bilmeyen bir Alman davacı, dilekçesinde tercümanın kendisine yanıltıcı açıklamalarla vekalet imzalattığını belirtmiş, davacı bu vekalet aracılığıyla mağdur edilmiş ve bu olay mahkemece de kabul edilerek dava görülmüştür. Hatta ilgili davada dikkat çeken detaylardan biri de ilgili tercümanın davacı ve davalılarla birlikte notere geldiği, tercüman yemininin tercüme işlemi gerçekleşmeden hemen önce yapılarak ilgili noterliğe tercüman olarak kaydedildiğidir (Davanın detayları için bkz. UYAP Emsal Dava Karar Arama Sistemi). Nihayetinde çevirmenin yetkinliği ve profesyonelliği kadar çeviri ürününün şüphe uyandırmayacak ve evrakta sahteciliğin önüne geçecek şekilde hazırlanması, sürecin buna göre ilerletilmesi ve son alıcı tarafından doğrulanabilir olması da önem taşımaktadır. Herhangi bir aracı yapı olmadan çeviri belgeyi bireysel olarak imzalama gibi bir hedefiniz varsa çeviri belgeleri hazırlarken iletişim bilgilerinizi, mümkünse vergi kaydı bilgilerinizi ekleyerek, biraz da göze güzel görünen bir sayfa tasarımı da oluşturarak, bir antet hazırlayıp teslim etmeniz dikkat çekici olacaktır. Tek kopya hazırlanmış belgede sahteciliğin tespiti neredeyse mümkün olmayacağından onay şerhine ek olarak “işbu çeviri 2 kopya hazırlanarak belge sahibi imzasına sahip kopya çevirmen tarafından/tarafımdan saklanmaktadır.” şeklinde bir ibare de ekleyip müşteriye de imzalatırsanız hem müşterinin evrakta sahtecilik niyeti varsa caydırıcı olacaktır hem de son alıcının şüphelerini giderici şekilde basit bir model olacaktır. Tabii ki müşteriyle aradaki fiziksel mesafeden kaynaklı olarak her işlemde bu uygulama mümkün olmayabilir. Burada da e-imzayı kullanmanız mümkün, çünkü e-imza insan ve ıslak imza faktörünü aradan çıkararak tasdik işlemine konu çeviri belgenin dijital versiyonuna sahip olan herkes tarafından herhangi bir bilgisayarda doğrulama yapabilmesine imkan sağlamaktadır. Bu şekilde belgenin dijital tasdik işleminden son alıcıya kadar değiştirilmediğinden emin olabilmek mümkündür.

Bu konuda birçok farklı yazılım bulunsa da herkesin rahat bir şekilde ulaşabileceği TÜBİTAK KamuSM İmzager Kurumsal yazılımını kullanarak dijital belgelere kendi kimlik kartınızla bile imza atabilirsiniz.
e-İmzanın geçerliliği konusunda 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan “Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur. Kanunların resmî şekle veya özel bir merasime tabi tuttuğu hukukî işlemler ile banka teminat mektupları ve Türkiye’de yerleşik sigorta şirketleri tarafından düzenlenen kefalet senetleri dışındaki teminat sözleşmeleri, güvenli elektronik imza ile gerçekleştirilemez.” şeklindeki açıklama da bu uygulamaları destekler niteliktedir. Buna göre çevirinin resmi işlemlerde kullanılmasıyla ilgili mevzuat metinlerinde belirtilen işlem süreçlerinde ihtiyaç duyulan tasdik modelleriyle uyumlu bir tasdik yöntemi hazırladıktan sonra e-imzanızı kullanarak çeviriyi imzalayıp basit bir e-posta kullanarak bile belge yasallığını kaybetmeden iletmeniz mümkün olabilir. e-İmza, dayandığı sistem gereği kendi başına tasdikli bir imza olma özelliği sebebiyle de ileride bağımsız alternatif tasdik modellerinin oluşması ve piyasada kabul görmesi için de yenilikçi bir yöntem olarak kendini göstermektedir. Hukuki bir anlaşmazlıkta dahi mahkeme ve bilirkişiler basit bir yöntemle belgedeki imzanızı doğrulayabileceğinden gelecekte çeviri sektöründe önemli bir yeri olma potansiyeli mevcuttur.

Bu yazıda tasdik süreçlerinin temellerini incelerken çevirinin tekil kimliğinin kanıtlanmasının ve uygulanacak yöntemin inşası sürecinin önemini ele almayı amaçladım. Konunun bu boyutu elbette çevirmen yetkinliğinin belgelendirmesinden ayrı düşünülmelidir. Tasdik gerektiren tüm çevirilerin tek bir ortamda toplanması sağlanarak aynı zamanda adliyeler, noterler, kurumlar arası imzalanıp iletilen çeviriler ve ülke dışına gönderilen çeviri evraklarının tek bir yerde kayıt altına alınabilmesi bugün bütün dağınık verilerin birleştirilmesini sağlar, bu şekilde kayıt dışılığın önüne geçmesine ve sağlıklı piyasa verilerinin oluşmasına katkısı olur. Yine bu süreçte yaşanan sorunlar tek merkezli bir sistemde izlenebilirse, çeviri piyasasında yapılacak yasal düzenlemelerin koşullara daha uygun hale getirilmesinde kanun koyucuların işleri de kolaylaşacaktır.

Kaynakça

Odacıoğlu, M. C., & Köktürk, Ş. (2015, Temmuz-Ağustos). Çeviri Kuramlarını Yeniden Yorumlamak: Yerelleştirme Endüstrisinin Skopos ve Çeviriye İlişkin Eylem Kuramı Üzerindeki Etkisi. Akademik Bakış Dergisi(50), 288-298.

Resmi Gazete. (2015, Temmuz 11). NOTERLİK İŞLEMLERİNİN ELEKTRONİK ORTAMDA YAPILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK. Resmi Gazete: https://resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/07/20150711-19.htm adresinden alındı

TÜRK STANDARDLARI ENSTİTÜSÜ. (2015, Ekim). TS EN ISO 17100. Çeviri hizmetleri – Çeviri hizmetleri için gereklilikler. Ankara.

UYAP. (2022). https://emsal.uyap.gov.tr/ adresinden alındı

 

[*] https://mevzuat.adalet.gov.tr/