
İşaret Dili Uzmanı: Çevirmen mi, Tercüman mı?
İşaret dili, geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan ve zamanla her toplumda kendine özgü biçimde gelişen bir iletişim dilidir. S/sağır ve/ya işitme engelli bireylerin ana dili olan işaret dilinde anlam; el hareketleri, yüz ifadeleri ve beden diliyle görsel olarak aktarılır. İşaret dilleri kendine özgü bir dilbilgisi yapısına ve kültürel zenginliğe sahiptir. Bu dili bilen işaret dili çevirmenleri de duyan-konuşan ve işitme engeli olan bireyler arasında iletişimi sağlarlar. Hukuk, sağlık, medya başta olmak üzere çeşitli alanlarda faaliyet gösterirler. İşaret dili çevirmenleri yalnızca sözcükleri aktarmakla değil; aynı zamanda duyguyu, anlamı ve kültürel bağlamı iletmekle yükümlüdür. Bu yönüyle işaret dili çevirmenleri toplumsal katılımın ve bilgiye eşit iletişimin en önemli temsilcilerindendir. Dolayısıyla işaret dili çevirisi, sessiz duvarları aşan bir iletişim biçimidir. Ancak hem akademik hem de uygulamalı çalışmalarda işaret dili çevirmenliğine ilişkin bir kavram kargaşası gözlemlenmektedir. Peki bizler bu mesleği anlatırken aslında hangi sözcükleri kullanırız: Tercüman mı yoksa çevirmen mi deriz?
Bu ayrıma varabilmek amacıyla öncelikle çeviri ve tercüme sözcüklerinin literatürdeki anlamına bakmak gerekir. Çeviribilimde bu sözcüklerin tarihsel süreç içinde farklı tanımlarla ele alındığını görürüz. Örneğin, Schleiermacher çeviri faaliyetini ikiye ayırır: Ticari metinlerin çevirisini Dolmetschen (sözlü çeviri/tercüme), sanatsal ve bilimsel metinlerin çevirisini ise Übersetzen (yazılı çeviri) olarak adlandırır. Ona göre, Dolmetscher (sözlü çevirmen) ticari alanda görev yaparken, eigentliche Übersetzer (gerçek çevirmen) daha çok bilim ve sanat alanlarında çalışır (Schleiermacher, 1963:39). Prunč’a göre ise günlük dilde Übersetzen ve Dolmetschen terimleri çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılır, bu nedenle bilimsel terminolojide net bir ayrım yapılmalıdır. Übersetzen, yazılı metinleri hedef dile aktarma süreci iken, Dolmetschen konuşulan dili anlık olarak aktarmayı ifade eder (Prunč, 2002:17). Görüldüğü üzere araştırmacılar çeviri türlerini farklı açılardan ele almaktadırlar. Schleiermacher kullanım alanına, Prunč ise sözlü ve yazılı çevirinin süreç ve ürün farklarına göre ayrım yapar.
Stolze ise bu iki kavram arasında daha ayrıntılı bir açıklamaya gider. Araştırmacıya göre tercüme terimi genellikle sözlü iletişimi aktarma anlamında kullanılır ve buna konferans tercümanlığı, ardıl çeviri veya görüşme/müzakere çevirisi dahildir. Konferans tercümanlığı eşzamanlı olarak kabinlerde yapılırken, ardıl çeviride konuşma dinlenip not alınarak ardından hedef dilde aktarılır. Yazılı çeviri ise farklıdır; metin kalıcıdır, revize edilebilir ve resmî belgelerde belirli hukuki kurallara tabidir. Tercümede öncelik iletişim ve anlayış iken, yazılı çeviride doğruluk ve mesajın etkisi ön plandadır. (Stolze, 2005:15). Bu noktada Stolze, yukarıdaki araştırmacılardan farklı olarak spesifik uygulama türlerini, kullanılan teknikleri ve yazılı çeviri ile sözlü çeviri arasındaki işlevsel farkları örnekleyerek ortaya koymaktadır.
Benzer şekilde, günümüzde aktif faaliyet gösteren Almanya’daki Bundesverband der Dolmetscher und Übersetzer e.V. [Federal Tercümanlar ve Çevirmenler Birliği] tercüme ve çeviri işini tamamen ayrı meslekler olarak tanımlar. Bu yönüyle tercüme ve çeviri her ne kadar bir dilden diğer dile içeriğin aktarılmasıyla ilgili olsa da bu süreç farklı ölçütlere, gereksinimlere ve yöntemlere göre gerçekleştirilir. Bu bağlamda Birlik, çevirmenlik mesleğini şöyle açıklar: Çeviri, bir metnin kaynak dilden hedef dile yazılı olarak aktarılmasıdır. Çevirmen, metnin hedef dildeki alıcılar tarafından kaynak metnin yazarlarının amaçladığı şekilde anlaşılması için ilgili dillerin kültürlerarası arka planını dikkate alır. Tercümanlık ise, sözlü veya yazılı bir metnin sözlü olarak aktarılmasıdır. Temel olarak, eşzamanlı tercüme (çoğunlukla tercüme ekipmanı kullanılarak yapılan eşzamanlı aktarım) ve zaman farkı olan ardıl tercüme arasında ayrım yapılır. [1]
İşte bu ayrım, en başta ifade edildiği üzere işaret dili çevirmenliği mesleği için de oldukça kafa karıştırıcı olabilmektedir. Çünkü işaret dili hem görsel hem de kültürel boyutları olan bir iletişim biçimi olduğundan, bu faaliyeti gerçekleştiren uzmanların çevirmen mi yoksa tercüman mı olarak tanımlanacağı, mesleğin doğasını ve gerektirdiği becerileri doğru yansıtmak açısından önem taşır.
Türkiye’de işaret dili çevirmenliği ve/ya tercümanlığı kavramlarının kullanımı incelediğinde; resmî belgelerde, kamu kurumları tarafından hazırlanan kaynaklarda ve üniversitelerde genellikle Türk İşaret Dili Tercümanı (örneğin, bkz. Türk İşaret Dili Sisteminin Oluşturulması ve Uygulanmasına Yönelik Usul ve Esasların Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik, Ankara Üniversitesi Türk İşaret Dili ve Sağır Çalışmaları, vb.) kavramının daha yaygın olarak kullanıldığı görülür. Bu durumu kısmen açıklamanın mümkün olduğu söylenebilir. Çünkü işaret dili çevirisi, sözlü çeviriden temel olarak çok az farklılık gösterir; her ikisi de çeşitli beceriler gerektiren karmaşık iletişim eylemleridir. İşaret dili çevirmenleri, kaynak dili hedef dile aktarırken ardıl çeviri, eşzamanlı çeviri ve yazılı metinden sözlü çeviri gibi sözlü çeviri türlerini uygular (Benner/Herrmann, 2020:387-388). Bu noktada işaret dili çevirisi sözlü çeviri süreçlerine çok benzediği için, günlük kullanımda ve mesleki bağlamda tercüme kavramının ön plana çıkması da bu benzerlikle açıklanabilir. Yani, tercüme terimi özellikle insanlar arası iletişimi anlık ve anlaşılır biçimde sağlama işlevini vurguladığından, işaret dili çevirisinin doğasını ve gerektirdiği becerileri açıklamak için uygun bir kavramdır.
Bununla birlikte ülkemizde günlük dilde ve bazı özel sektör uygulamalarında Türk İşaret Dili Çevirmeni teriminin tercih edildiği gözlemlenebilir. Ayrıca Mesleki Yeterlilik Kurumu İşaret Dili Çevirmeni (bkz. İşaret Dili Çevirmeni (Seviye 6) MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi) kavramını kullanır. Bu durumun çeviri kavramının alanda yerleşmiş bir kullanım olduğundan kaynaklandığı ifade edilebilir. Bu nedenle, işaret dili çevirmeni ya da tercümanı kavramlarının her ikisinin de anlamlı olduğu, yani kullanımının yanlış olmadığı sonucuna ulaşabiliriz; resmi ve akademik bağlamda ağırlıklı olarak tercüman, uygulama ve günlük dil bağlamında çevirmen kavramı ön plana çıkar.
Elbette işaret dili çevirisinde hem sözlü çeviride kullanılan tekniklere hem de yazılı çevirideki yöntemlere başvurulabilir (krş. Wurm, 2014: 262). Örneğin, ardıl çeviride konuşmacının sözleri not alınabilir veya bölümlenebilir; yazılı çeviride olduğu gibi terminoloji kontrolü, metin analizi ve ön hazırlık yapılabilir. Ayrıca işaret diline özgü görsel-uzamsal stratejiler de çeviriye entegre edilir. Örneğin, bir sunumdaki tablo veya şema, çevirmen tarafından el hareketleri, yüz ifadeleri ve beden diliyle görselleştirilerek aktarılır; böylece hedef kitle hem metnin içeriğini hem de ilişkili kavramları daha iyi kavrar.
Sonuç olarak, işaret dili çevirmenliği mesajı doğru, anlaşılır ve görsel olarak zengin bir biçimde iletmek için sözlü, yazılı ve görsel-uzamsal yöntemleri bir arada kullanan çok boyutlu bir meslek alanıdır. Bu nedenle, her ne kadar sözlü çeviri bağlamında öne çıkması nedeniyle işaret dili tercümanı terimi yaygın olsa da işaret dili çevirmeni ifadesinin kullanılmasının yanlış olmadığını belirtebiliriz.
Kaynakça
Benner, U., & Herrmann, A. (2020). Gebärdensprachdolmetschen. C. Maaß & I. Rink (Eds.), Handbuch Barrierefreie Kommunikation içinde (ss. 381–402). Berlin: Frank & Timme.
Bundesverband der Dolmetscher und Übersetzer e.V. (t.y.). Übersetzen vs. Dolmetschen. https://nrw.bdue.de/fuer-auftraggeber/uebersetzen-vs-dolmetschen
Prunč, E. (2002). Einführung in die Translationswissenschaft. Graz: Druckwerk.
Schleiermacher, F. (1963). Über die verschiedenen Methoden des Übersetzens (1813). H. J. Störig (Ed.), Das Problem des Übersetzens içinde (ss. 38–70). Wissenschaftliche Buchgesellschaft.
Stolze, R. (2005). Übersetzungstheorien: Eine Einführung. Tübingen: Gunter Narr Verlag.
Wurm, S. (2014). Deconstructing translation and interpreting prototypes: A case of written-to-signed-language translation. Translation Studies, 7(3), 249–266. https://doi.org/10.1080/14781700.2013.819293
[1]Bkz. (Çevrimiçi) https://nrw.bdue.de/fuer-auftraggeber/uebersetzen-vs-dolmetschen, Erişim Tarihi: 24.10.2025

