Adli Bilirkişilik Sisteminde Çevirmenlerin Seçimi
Yazar: Kemal Istıl
Yayım Tarihi: 24 Şubat 2022
25 Ocak 2022 tarihinde Adalet Bakanlığı Bilirkişilik Daire Başkanlığı tarafından 2022 yılı için bilirkişilik başvuruları duyurusu1 yayınlandı. Bazı önemli değişiklikler içeren duyuru ve ekleri, uygun nitelikte çevirmenlerin seçimi konusunda mesleki formasyon, adalet ve liyakat açısından sorgulanmaya muhtaç görünüyor.
Önceki dönemlerde farklı bir statüde yer alan adli çevirmenler Adli Yargı Reformu kapsamında 2016 yılında oluşturulan yeni bilirkişilik sistemine dahil edilmiş oldular. Bu bakımdan bu yeni düzenleme mesleğimiz açsından neleri kapsadığı ve neleri etkileyebileceği üzerinde dikkatlice durmak gerek. Mesleğin statü kazanmasına katkı sağlaması bakımından olumlu bir gelişme olmakla beraber iyi düşünülmemiş ve mesleğimiz açısından yanlışlara sebep olabilecek taraflar da dikkat çekiyor.
24.11.2016 tarihli 6754 sayılı +Bilirkişilik Kanunu‘na göre bilirkişi, “çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde oy ve görüşünü sözlü veya yazılı olarak vermesi için başvurulan gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi” olarak tanımlanıyor. Aynı düzenlemeyle bilirkişilikle ilgili çalışmalar tek bir yapı altında toplanarak Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Bilirkişilik Daire Başkanlığı kuruldu. Osmanlı’dan günümüze kadar çeşitli şekillerde karşılaştığımız bilirkişilik sisteminde bugün bilirkişilik işlemlerini yürütmek için Bilirkişilik Bölge Kurulları oluşturulmuş ve bu kurullar bulundukları bölgelerde bilirkişilik sisteminin uygulanmasını ve denetimini sağlamakla görevlendirilmiş durumda.
Bu konunun çevirmenleri (mütercim – tercüman) ilgilendiren en önemli kısmı ise güncel bilirkişilik sisteminde tercüman bilirkişi seçimine ilişkin Daire Başkanlığı’nın belirlediği şartlar. Başkanlık tarafından yayınlanan duyuruda EK 2’de2 yer alan “Aranan Nitelikler” kitapçığı içinde, “37 MÜTERCİM-TERCÜMANLIK (ÇEVİRMENLİK)” başlığı altında, tercüman-mütercim bilirkişi olmak isteyenler için çeşitli nitelikler ve şartlar sıralanmaktadır. Bunlar arasında 5 yıllık kayıtlı meslek deneyimi bulunması, YDS’den en az 80 puan, çalıştığı dile göre üniversite mezuniyeti veya ilgili eğitimleri almış olmak gibi özelliklerle birlikte genel olarak sektörde yaygın olarak kabul görmeyen belgelerin de sunulması gibi şartlar da listede yer almaktadır. Bu özelliklerin ön koşul mu tercihte dikkate alınacak nitelikler olduğu açık değildir. Dolayısıyla çevirmenlerin uygunluğunu belirleyecek Bilirkişilik Bölge Kurullarının farklı şehirlere göre nesnel ve tutarlı olmadan farklı kararlar vermesi ihtimali de artmaktadır. Bu açıdan düzenlemeler geliştirilmeye açıktır.
Ön koşullar arasında dil belgelerinin ve alan uzmanlıkları belgelerinin istenmesi isabetlidir. Ancak çeviri alanında eğitim almış üniversite mezunları ile dil yeterlilikleri arasında nasıl bir bağlantı kurulacağı açıklamalardan anlaşılmamakla birlikte keyfi uygulamalara açık kapı bırakılmıştır. Bununla birlikte mevzuat ile özel olarak yetkilendirilmemiş yapılardan da belge istenmektedir. Anılan belge koşulları arasında “Yeminli Çevirmenlik Yeterlik Belgesi” ve “Yeminli Çevirmenlikte Uygulamalı Formasyon (ÇEVFOR) eğitimi veya benzer formasyon eğitimleri almış olanlar” ifadelerine de rastlanılıyor. Bilindiği gibi ülkemizde özellikle çevirmenlerin yetkilendirilmesi amacıyla oluşturulan genel geçer hiçbir mevzuat bulunmamasına rağmen “yeminli çevirmenlik yeterliliği” şeklinde bir belge türü Başkanlıkça talep edilmektedir. Burada anılan “ÇEVFOR eğitimi” de herhangi bir mevzuata dayalı olarak hazırlanmamıştır ve bir mesleki yeterlilik sunmak için yeterli değildir. Çevirmenlik sertifikası ve/veya yeterlilik belgesinden söz edilebilmesi için Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun, Türk Akreditasyon Kurumunun veya ilgili bakanlıkların alan paydaşlarıyla yapmış olduğu ortak bir çalışmanın sektörce onaylanarak mevzuat kapsamında sunulması gerekmektedir. Aranan nitelikler bölümünde son paragrafta hangi koşulları taşıyanların tercih edileceği konusunda belli bir yönlendirme olması kolaylaştırıcı olarak görülebilir. Ancak burada da yukardaki niteliklerle bağlantısı belirsiz ve karışıktır. Oysa sektörümüzde özel yetkili meslek kuruluşu yoktur, ama şaşırtıcı biçimde herhangi bir şekilde yasal zorunluluğu olmayan“ Yeminli Çevirmenlik Yeterlik Belgesi” adıyla verilen bir belgenin usül kurallarına aykırı şekilde istenmesi dikkat çekicidir.
Araştırmalarımıza göre istenen belge ülkemizde onlarca STK arasında (dördü “federasyon” olmak üzere) sadece bir STK yapısı tarafından verilmektedir ve ilgili yapının özel yetkili meslek kuruluşu sayıldığına dair herhangi bir yasal düzenleme veya resmi karar bulunmamaktadır. 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 63. Maddesinde “Hiç kimse, bir derneğe üye olmaya ve hiçbir dernek de üye kabul etmeye zorlanamaz.” şeklinde bir açıklaması bulunmasına rağmen bir devlet kurumu eliyle bu tür bir yönlendirmenin yapılması kanuna aykırılık oluşturur. Ülkemizde meslekleşme süreçleri, diploma ve yeterlilik belgelerinin verilme şekilleri ilgili mevzuatta ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu örnekte gördüğümüz biçimde bir yönlendirme haksızlıklara yol açabilecek, liyakata aykırılık teşkil edebilecek dolayısıyla da hem sektörün bugününe hem de geleceğine zarar verebilecektir.
Öncelikli olarak tercüman bilirkişi olmak isteyen meslektaşlarımızın ve ilgililerin dikkatini bu soruna çekmek isteriz. Bu konuyla ilgili hak kaybı yaşanmamasını ve Bölge Kurullarında yapılacak değerlendirmelerin mevzuata, nitelik ve liyakat ilkelerine uygun olmasını umuyoruz ve en kısa zamanda daha şeffaf ve mesleğimizdeki gelişmelerle uyumlu düzenlemelerin yapılması gereğine işaret etmek istiyoruz. Bu çerçevede çeviri sektörünü geliştirmeye yönelik 2012 yılında, Resmi Gazete’de de yayımlanmış olan Çevirmen Ulusal Meslek Standardı’nın (Seviye 6) bu gibi düzenlemelerde verilecek mesleki eğitimlerde ana referans kaynağı olması gerektiği açıktır (2020 yılında Çevirmen Standardı’nın revizyonu da yayınlandı). Bu standart temelinde hazırlanan ve taslakları yayınlanan 6 ayrı yeterlilik3 arasında İşaret Dili Çevirmeni Ulusal Mesleki Yeterliliği (Seviye 6) Ayrıca 2020 yılında Resmi Gazete’de yayımlanarak geçerlilik kazanarak MYK tarafından da sınavların da nasıl yapılacağını düzenleyen resmi bir belge statüsü kazanmıştır. Bilirkişilik Daire Başkanlığı, çevirmenlikle ilgili nitelikleri ve istenecek belgeleri belirlerken alandaki köklü akademik kurumları ve meslek örgütlerini kapsayıcı biçimde sürece katması durumunda mesleğin gereklerine ve usullere uygun bir çalışma da şeffaf ve sağlıklı biçimde yapılabilecektir.
Dipnotlar
1) 2022 Yılı Bilirkişilik Başvuru Usul ve Esasları ile Bilirkişiliğe Kabule İlişkin Duyuru için bkz. https://bilirkisilik.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/2022-basvuru25012022044528
2) Ek 2 için bkz. https://bilirkisilik.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/30012022190210EK-2.pdf
3) Standart temelinde hazırlanan yeterlilikler, standartta yer alan bilgi beceri ve yetkinliklerin nasıl ölçüleceğini düzenleyen belgelerdir. Çevirinin farklı alt alanlarına yönelik bu yeterliliklerle ilgili bilgi için bkz. İstanbul Üniversitesi|Edebiyat Fakültesi Almanca Mütercim ve Tercümanlık Anabilim Dalı (istanbul.edu.tr)
Kemal Istıl, Hacettepe Üniversitesi Almanca Mütercim Tercümanlık 2015 mezunu. Çeviri faaliyetlerinin yanısıra çeviri işletmelerine destek amaçlı çeviri teknolojileri altyapıları üzerine piyasa araştırmaları yapıyor.