Sporu Herkes Bilir, Peki Ya Spor Çevirmenini?
Yazar: Dr. Öğr. Üyesi Ahmet BAYRAK
Yayım Tarihi: 29 Haziran 2022
Spor çevirmenliği, takım çevirmenliği ya da oyuncu asistanlığı… Son günlerde basında ve üniversitelerde düzenlenen birçok konferansın ana konusu halini almış bu alan nereden çıktı ya da nasıl çıktı dediğinizi hisseder gibi oluyorum. O halde kaseti biraz geri saralım ve hikâyenin başlangıcına doğru kısa bir yolculuğa çıkalım.
Spor alanında ihtiyaç duyulan çevirinin oldukça kısa bir geçmişi bulunmaktadır. Bunun da ötesinde elle tutulur bir hikâye için ülkedeki en popüler spor branşı olan futbolun tarihini incelemek gerekmektedir. Özellikle 90’lı yılların başında yurtdışından getirilen yabancı futbolcuların iletişim kurmaları gerektiği fark edilir ve bu ihtiyacı karşılayabilmek için o dönemin tabiriyle “bizim bir tanıdık var abi” diye adlandıracağımız dil bilen kişiler çoğunlukla gönüllülük esasına dayalı şekilde bu ihtiyacı karşılarlar. Hatta Arçil ve Şota kardeşlerin başından geçen ve spor tarihinin unutulmaz olaylarından biri olan Türkçe çeviri vakası da bu amatör ruhun hayatımıza kattığı en renkli olayların başında gelmektedir. 90’lı yıllar bu şekilde atlatılmıştır, fakat 2000’li yıllara gelindiğinde endüstriyel futbolun ülkemizde de hissedilmeye başlanması sonucu amatör ruhun yerini yavaş yavaş profesyonel isimler almaya başlamıştır. Serkan Gürbüz, Halil Yazıcıoğlu, Samet Güzel’in adlarını bu tarihlerde duymaya başlıyoruz. 2010’larda ise yabancı sınırının kaldırılmasıyla birlikte kulüplerde istihdam edilen çevirmen sayısının dörde çıktığı durumlarla karşılaşmaya başlıyoruz. Yunus Emre İshak, Fatih Nar, Ercan Ildız, Can Otay ve Caner Çakmak gibi genç nesil çevirmenler bu dönemde mesleğe kazandırılıyor. Bu şekilde 2020’li yıllara gelirken artık çevirmenlik mesleği TFF 1. Ligine de yayılarak Berkant Yıldır ve Furkan Doğramacı gibi genç isimlerin adlarını duymaya başlıyoruz.
Bunca yıllık serüvenin ardından gelinen noktada çevirmenlik mesleğinin bir alt branşı olarak ortaya çıkan spor çevirmenini nasıl tanımlayabiliriz? Öncelikle belirtmemiz gerekir ki spor çevirmenliği kendine özgü dinamikleri olan bir iş koludur. Çevirmenlik mesleği göz önüne alındığında yapılan iş neticesinde en çok kullanılan terim eser sözleşmesi olurken spor çevirmeninin çalıştığı kulüp ile arasında olan iş ilişkisinin tanımlanmasında hizmet / iş sözleşmesi terimlerini kullanmak daha doğru olacaktır.
Spor kulübünün işveren konumunda olması nedeniyle teknik ekip, sağlık ekibi, destek ekibi, hatta sporcular işçi konumundadır. Spor çevirmeni de bu bağlamda işçidir. İş sözleşmesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesinde “İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir” şeklinde tanımlanırken 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 393.maddesinde ise “Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır.
Bir iş sözleşmesinden bahsedilebilmesi için belirli bir işin görülmesi, ücret ve bağımlılık unsurlarının bir arada bulunması gerekmektedir. Spor çevirmeni de yabancı sporcu veya yabancı teknik ekip ile diğer sporcular arasında ve yönetim ve diğer personel arasında iletişimi sağlayan bir kulüp personelidir. Yaptığı bu iş karşılığında ise belirli bir ücret almakta ve söz konusu bu işi ise işveren kulüp direktiflerine bağımlı şekilde gerçekleştirmektedir. Görüleceği üzere spor çevirmeni tipik bir hizmet sözleşmesi ile kulüp adına çalışmaktadır. İkinci sorun ise spor çevirmeninin iş sözleşmesinin belirli iş sözleşmesi mi belirsiz iş sözleşmesi mi olduğudur. Spor çevirmenliği konusunu inceleyecek olursak spor federasyonlarında spor çevirmenlerinin yazılı şekilde çalışması ve tipik sözleşmesi olmadığı görülecektir. Bununla birlikte spor çevirmenleri kulüp ile yazılı sözleşme yapmadan çalışmaktadırlar. Konusu itibarı ile belirli bir işin tamamlanmadığı her yeni sezon ile birlikte süregelen bir iş olduğu kitap çevirisi gibi belirli bir olgunun ortaya çıkmadığı görülmektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında spor çevirmenliği sözleşmesinin belirsiz süreli iş sözleşmesi olduğu görülecektir.
Peki, tüm bunların ne gibi önemi var?
İş güvencesinin bulunduğu işyerlerinde belirsiz süreli iş sözleşmeleri işçi konumunda olan spor çevirmenlerine belirli konularda güvence sağlarken bazı konularda da sorumluluklar yükleyecektir. 30 veya daha fazla işçi çalıştıran bir iş yerinde, en az 6 ay kıdeme sahip, belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında çalışan iş yeri vekili olmayan işçiyi işveren keyfi nedenlerle iş ahdini sonlandıramayacağı gibi geçersiz fesih hallerinde işveren işçiye kıdem, ihbar tazminatı gibi haklarını vermekle birlikte, işe iade işe başlatma ve boşta kalan zaman tazminatı gibi yaptırımlarla yüzleşmek zorunda kalabilecektir. Kısaca söylemek gerekirse spor çevirmeni çalıştığı spor kulübünden haklı veya geçerli bir neden olmadan çıkarılamayacaktır.
Madalyonun diğer tarafından bakacak olursak iş sözleşmeleri spor çevirmenine de bazı sorumluluklar yüklemektedir. İş görme borcu, işverenin düzenleme ve talimatlarına uyma borcu, özen ve sadakat borcu, teslim ve hesap verme borcu, rekabet etmeme borcu bu sorumluluklara örnek olarak sayılabilir. Konuyu spor çevirmenliği bağlamında açacak olursak spor çevirmeni iş görme borcunu ifa ederken spor kulübünün emir ve talimatlarına uymak zorundadır. Örneğin spor kulüplerinin iç tüzüğünde yer alan kıyafet ile iş görme borcunu yerine getirmesi zorunluluğu gösterilebilir.
Bunun yanında işini yaparken özen ve dikkatle yapması gerekmektedir. Özen ve dikkat ile kastedilen işçinin işini yaparken gerekli bütün dikkati göstermesi, meslek bilgisini ve tecrübesini, kişisel yeteneklerini gerektiği şekilde kullanmasıdır. Standart olarak ise ortalama bir çevirmenin bilgisi ve göstereceği dikkat baz alınmaktadır.
Tabii ki sadakat borcu, spor çevirmenliği konusunda irdelenmesi gereken en önemli konulardan birisidir. Sadakat borcu işveren kulübün zararına spor çevirmeninin herhangi bir harekette bulunmayacağı anlamına gelir. Örnek vermek gerekirse spor çevirmeni sporcunun değil işveren kulübün menfaatine göre hareket etmelidir. Bu nedenle sporcunun başka kulüp ile olan bağlantıları ile iletişime geçemeyeceği gibi şehirden veya ülkeden ayrılıp kulüp antrenmanlarından uzaklaşarak sporcunun işlerini yürütmesi sadakat borcuna aykırılık oluşturur. Bu borçlarını yerine getirmeyen işçinin, işveren tarafından haklı veya geçerli nedenle iş ahdine son verilebilecektir.
Son olarak, spor çevirmenliği bir meslek dalı olup kulüpte işçi pozisyonunda çalışmaktadır. Bunun yanında unutulmaması gereken iş sözleşmesi bağlamında iş görme, ücret ve bağımlılık unsurları açısından kendine özgü dinamikleri ile kendine özgü bir iş kolu olduğudur. Spor çevirmeni kulübünde yer alan nitelikli işçiler arasındadır. Bu konuda asıl sorun kimlerin spor çevirmeni olması gerektiğidir. Bu da spor çevirmeninin hem mevzuatta hem de adının konulması ile ortaya çıkacaktır. Bu şeklide yapılacak adımlar spor çevirmenlerinin tanımlı meslek olma yolunda yollarını açacaktır. Örneğin; spor federasyonları bünyesinde oluşturulacak tipik spor çevirmenliği sözleşmesi spor çevirmenlerinin iş görme ediminin çevresini çizmesi açısından ve diğer hakları açısından kazanımlar getirecektir. İlaveten sözleşme spor çevirmenine bazı sorumluluklarda yükleyecektir. Ancak sorumlulukların artması işyerinde nitelikli spor çevirmeni gerçeğini oluşturması açısından dezavantaj değil avantaj oluşturacağıdır.
Uzun lafın kısası spor çevirmenliği emekleme sürecinden kurtulup iki ayak üzerinde durmaya ve hatta seri adımlar atmaya başlamaktadır. Bu amaçla bir spor çevirmeninin hak ve ödevleri kadar yeterlilik kriterlerinin de daha net şekilde tanımlanması gerekmektedir. Bu minvalde TFF’nin yakın zamanda akreditasyon şartı olarak çevirmenlerden diploma istemeye başlaması hedefe giden yolda atılan önemli bir adımdır. Güzel gelişmeler yaşansa da mesleğin gelişmesi ve hak ettiği saygınlığı kazanması açısından bu güzel haberleri daha sık duymaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu güzel haberleri sizlerle paylaşacağım bir başka yazıda görüşmek dileğiyle.
YAZAR HAKKINDA:
Dr. Öğr. Üyesi Ahmet BAYRAK Selçuk Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO’da öğretim üyesidir. Uzun yıllar spor kulüplerinde yer alan yazar sporcu sağlığı ve spor hukuku konularında çalışmalar yapmaktadır. Kendisi ayrıca hukuk fakültesi bölümünden mezun olmuş ve özel hukuk alanında yüksek lisans eğitimi almıştır. Yazar spor kulüplerine spor hukuku konusunda akademik danışmanlık yapmak ile birlikte Çeviri Derneğine danışmanlık faaliyetlerini yürütmektedir. Bu yazı yazarın bir meslek olarak spor çevirmenliğin ülkemiz hukukundaki yeri hakkında bir değerlendirilmesi olarak kaleme alınmıştır.
***
Yazıda faydalanılan kaynaklar;
- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
- 4857 sayılı İş Kanunu